Namaz
Kavramlar
Esmaü'l Hüsna
Ölüm, tesbih ve esma
Hicr suresinin son iki ayetinde (15:98-99) ölüm (yakîn) gelinceye kadar Rabbimize tesbih, hamd ve secde edenler olarak kulluk etmemiz emredilir. Namaz başta olmak üzere ibadetlerimizde ve ayrıca hayatımızın günlük akışında bu vazifeleri yerine getirebilmemiz için çok çeşitli imkânlarımız olur. Hayatımızın…
Duanın makbuliyet sütunları
Dua en başta insanın bir varoluş ihtiyacıdır. İnsanın yaratıcısıyla kalbi, dili ve fiiliyle her bir muhatabiyetinin özü duaya dayanır. Bununla birlikte bireysel ya da kolektif acizliklerimizi ve ihtiyaçlarımızı fark ettiğimiz anlarda daha içten ve daha fazla dua etme ihtiyacı hissederiz….
Duyarsızlık vs. dua
İnsan olmak aslında çok duyarlı bir varlık olmak demektir. İnsana bütün âlemlere ve onlardaki faaliyetlere, hakikatlere, manalara duyarlı duygular ihsan edilmiştir. Her bir duygu ise farklı bir âlemin anahtarıdır. Bu anahtarlar ile âlemler açıldıkça insan küçük bir âleme (âlem-i asgar)…
Son Yazılar
On Sekiz Bin Alem
Kur’an-ı Kerim birçok ayette geçen “Rabbü’l Âlemin”, yani Âlemlerin Rabbi tabiri bir kısım tefsirlerde “on sekiz bin âlem” olarak yorumlanmıştır. Kur’an’da geçen ayetlerin tek bir anlamı yoktur. Kur’an tüm insanlığa ve farklı sosyal tabakalarda olanlara hitap ettiği için birçok manayı…
İlmelyakinden hakkalyakine marifetullah mertebeleri
İslâm düşünce tarihinde bilginin kesinlik derecesi genellikle üç kategoride sıralanır. İlk basamak ilmelyakîn iken, ikincisi aynelyakîn, üçüncüsü ise hakkalyakîndir. İlmelyakîn, bir şeyi ilim ve delil ile kesin olarak bilme, tanıma, kabul etme; aksi mümkün olmayan açık, kesin ve sağlam bilgi…
Acz
Sözlük anlamı olarak “beceriksizlik, kuvvetsizlik, güçsüzlük” mânâlarına gelmektedir. Acz, yerçekimi, merkez-kuvvet gibi kainatın her tarafında ve bütün zamanlarında geçerli fıtrî bir kanundur. Kanun olmasının neticesidir ki, yıldızlardan atomlara, basit yapılı elementlerden kompleks yapılı insanlara kadar bütün varlıkların ortak özelliğidir.
Vicdan
Vicdanı, “iyiyi kötüden ayırıp, iyiden lezzet alan ve kötüden de elem hisseden bir duygu” diye özet bir şekilde tanımlanmak mümkündür. Fakat, Risalelerin çeşitli yerlerinde, bu tanımın farklı boyutlarına getirilen değişik açılımların incelenmesi, meseleyi biraz daha anlaşılır kılacaktır. Mesela, Mesnevi-i Nuriye’de vicdan için, “şehadet alemiyle gayb aleminin birleşme noktası, iki alemden gelen şeylerin birbirine kavuştuğu yer ve insanın şuurlu bir fıtratı” gibi bir tanımlama yapılmıştır.
Emanet-i Kübra
Emanet, “sonradan alınmak üzere, bir kimseye saklaması ve koruması için verilen şey” anlamına gelmektedir. Hukuksal olarak ise, temel bir kısım kaidelerle çerçevesi belirlenmiş bir sözleşme mahiyetini taşımaktadır. Örneğin, bu sözleşmeyi yapan kimse, emaneti güvenli bir yerde saklamak mecburiyetindedir. Emanet sahibinin izni haricinde kullanması mümkün değildir. Emanet sahibi, istediği an verdiği emaneti geri alma hakkına sahiptir. Burada sayılan kaidelere uyulması, emanet sahibinin güvenini sağlayacaktır.