RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI muhtevası ve hakikatleri gibi tanziminde de birçok hikmetler ve sırlar taşır. Bu hikmetleri ve sırları araştırdıkça, tefekkür ettikçe ve keşfettikçe bu muazzam eserlerden istifade miktarı da ziyadeleşir. Bu manada bugünlerde Barla Lahikası’nın en son kısmına Onuncu Lem’a’nın tekraren niçin konulduğu zihnimi meşgul ediyor.
Yirmi Sekizinci Mektup’un Yedinci Risale olan Yedinci Meselesi ile başlayan Barla Lahikası’nın ilk yarısında saff-ı evvel ağabeylerin mektupları ve ikinci yarısında da Üstad’ın mektupları yer alıyor. Kitabın hatimesi ise Onuncu Lem’a ile veriliyor. Barla Lahikası yeni telif edilen sözler, mektuplar ve lem’aları yazan ve okuyan Nur’un ilk talebelerinin düşüncelerini, hislerini ve şevklerini konu alıyor. Bu mektuplardan anlaşılıyor ki Nur talebeleri Risale-i Nur hizmetinde şevk ve ciddiyetle bulunduklarında hem geçimlerinde bereket hem de kalplerinde bir ferah, huzur ve genişlik hissediyorlar. Ancak bazen farklı sebeplerle bu nurani hizmetin ihmal edildiği, ikinci konuma itildiği ve buna binaen de bazı bireysel sıkıntılarla karşılaşıldığı durumlar da yaşanıyor. Bediüzzaman Said Nursi her şeye iman ve kader noktasında baktığı gibi bu meseleye de aynı perspektif ile yaklaşıyor ve bu bireysel sıkıntıları ya da mahrumiyetleri kaderin adaletinden gelen “şefkat tokatları” olarak nitelendiriyor.
Bu çerçevede düşündüğümüzde şu sorular aklımızı geliyor. Aslında bir mazhariyet olan şefkat tokadı kime gelir? Niçin şefkat tokatları yenir? Bir hadisenin şefkat tokadı olduğu nasıl bilinir? Bu gibi soruların cevabının özü Üstad’ın şu cümlesinde yer almaktadır:
Hizmette halisen çalışanlara fütur geldiği vakit şefkatli bir tokat yerler, intibaha gelerek yine o hizmete girerler.
Şefkat tokatları alelade birilerine değil iman ve Kur’an hizmetinde “halisen çalışanlar”a gelmektedir. Şefkat tokatlarına mazhar olmak için Risale-i Nur hizmetinde faal olmak, ihlâs ve sadakatle çalışmak yani muhlis olmak gerekmektedir. Şefkat tokatlarının ana sebebi ise bu hizmette “fütur” halinin galebe çalmasıdır. Yani usanç, gevşeklik, bezginlik, tembellik gösterildiği, bireysel bir fetret dönemi yaşandığında şefkat tokatları celp edilmiş olur.
Bir hadisenin şefkat tokadı olduğu ise uyandırması, intibaha getirmesi ve sekteye uğradığı yerden hizmete devam ettirmesi ile anlaşılır. Bireysel olarak kişiyi hizmetten tamamen koparan hatta karşıt bir konuma geçiren ve kolektif olarak ise yapılan işleri hizmet olmaktan çıkarıp vicdan-ı umumide gözden düşüren tokatlar ise şefkat değil ancak “zecr tokatları” olabilir.
Şefkat tokatları birer ihtar, ikaz ve alarmdır. İman ve Kur’an hizmetinin safiyet ve kudsiyeti ne ile zedelenmişse o türden bir tokat ile karşılaşılır. Bediüzzaman Said Nursi bu sırrı keşfederek “hangi maksad için ihmal etmişse onun aksiyle şefkat tokatlarını yediklerinden…” tespitiyle şefkat tokatlarına duyarlılık bilincine dair bir formül vermiştir.
Şefkat tokatlarından bazı misallerin yer aldığı Onuncu Lem’a’da on dört tokadın yazılmasına niyet edilmiş ancak on birincisi “Belki rızası yok diye yazılmadı” denilerek kaydedilmemiştir. Bu risalede Üstad kendisinden başlaması dikkate şayandır ve nefis terbiyesi noktasında çok kıymetli bir numune-i imtisal teşkil etmektedir. Ardından ise saff-ı evvel ağabeylerden Abdülmecid Nursi, Hulusi Yahyagil, Muhacir Hafız Ahmet, Şamlı Hafız Tevfik gibi talebelerinin hayatlarından şefkat tokadı misallerine yer vermiştir. Bu eksende on birinci tokadın yok sayılmayıp boş bırakılması hem bunun hikmetini düşünmeye hem de gizlenen ismin kim olduğuna dair merak vesilesidir. Bu doğrultuda Barla dönemindeki Risale-i Nur hizmetinde aktif bir tarzda ön saflarda yer alan Hüsrev, Refet, Hafız Ali gibi Nur talebelerine ait bir şefkat tokadının kaydedilmemiş olması dikkat çekicidir. On birinci tokadın kime ait olduğu noktasında en muhtemel isimler de herhalde başta onlar olabilir. Bununla birlikte bu risaleyi tefekkür edip hayatını bu bakış açısıyla gözden geçiren herkes on birinci sıraya kendi hikayesini yerleştirebilir sanırım.
Bu risaledeki şefkat tokatları daha sonra Risale-i Nur’u okuyan, şevkle hizmet eden ve bir şekilde hizmetinde fütura düşen her bir Nur talebesi için ufuk açıcı birer ibret vesilesidir. Buna binaen Onuncu Lem’a’da geçen her şefkat tokadının hizmetteki fütur anlarımızı anlamlandırmamız için birer aydınlatıcı olduğunu hatırdan çıkarmamamız gerekir. Bu perspektiften incelendiğinde bu risalede fütura sebep olarak şefkat tokadını celp ettiği vurgulanan halleri özetle şöyle sıralamak mümkündür:
- Nefse ait işler, yalnız kendini ve ahiretini kurtarma duygusu
- Kurulu düzenini koruma ve konforunu bozmak istememe
- Dünyevi mutluluğu tam tattıracak ve temin edecek sebepler
- Bid’alara (yeni icatlara) tarafgirlik
- Risale-i Nur hizmetine zarar gelmesi tarzında farazi bir endişeyle tedbir maksatlı hizmeti terk etme
- Geçim sıkıntısı bahanesiyle Kur’an hizmetinin kudsiyetini ve safiyetini bozma
- Ehemmiyetli bir hizmet konusunda meşveret etmeden menfi karar verme
- Hizmette tefevvuk etmek gibi gururkarane bir vaziyet
- İktisat ve kanaate riayet etmeme
- Tasannu, temellük ve tezellül sebebiyle Risale-i Nur hakikatlerinden istifade edememe
- Dokunaklı sözlerle iman ve Kur’an hizmetinde şevkleri kırma
- Dünyevi bir mevki kazanma; dünyevi bir mevkii kazanmak için beklenti içinde olma; mevkiini korumak ve daha iyi geçim şartlarını elde etmek
- İnsanlardan çekinerek Risale-i Nur hizmetinden vazgeçme
- Ehl-i dünyanın fitnelerine alet olma
- Hizmet erbabının aldığı tedbirlere riayet etmeme
- Ehl-i dünyanın kişinin kalbi safiyetini suistimal etmesi
Şüphesiz şefkat tokatlarına yol açan sebepler bu sayılanlarla sınırlı değildir. Şefkat tokatlarına sebep olan fütur halleri büyük bir çeşitlilik arz etmektedir. Bize düşen ise şefkat tokadına mazhar olmak bahtiyarlığına sahipsek eğer; bizi fütura düşüren durumları fark etmemiz, nefsimizi temize çekmeden hata ve kusurlarını itiraf etmemiz, şefkat tokadımızı bir teşvik tokadı olarak algılayarak halisane ve şevkle hizmetimize bıraktığımız yerden devam etmemiz olmalıdır.
İnsanlar zulmedebilirler veya biz nefsime zulmedebiliriz ancak kader adalet eder. Kaderin adaletinde –ya bizzat ya da neticeleri itibarıyla– birçok hayır ve güzellik vardır. Buna binaen şefkat tokatları sırrı bilindiğinde aslında hayra, güzele, kemale birer teşvik tokatlarıdır.