0 0
Read Time:2 Minute, 30 Second

İç içe ikindilerdeyim…

Bir ahirzaman insanı hissiyatıyla kâinatın ikindi vaktinde dünyaya gözlerimi açtım…

İhtiyarlık mevsiminin kapısından girdiğim bu kırk yaşımda ömrümün ikindi vaktinin -ulvi hüzünler veren- hicaz makamlı ezanları yankılanıyor kulaklarımda…

Aylardan Ekim… Yılın ikindi vakti olan sonbaharın ortası…

Kâinatın, ömrümün, yılın iç içe ikindi vakitlerini yaşadığım bugünlerde bir başka derunî hislere kapılıyorum ikindi namazlarımda…

Dokuzuncu Söz’ün Dördüncü Nükte’sindeki şu ifadeler efkârıma ve vicdanıma ne güzel de tercüman oluyor:

Asr zamanı ise güz mevsimine, hem ihtiyarlık vaktine, hem ahirzaman Peygamberinin Aleyhissalatü Vesselam Asr-ı Saadetine benzer. Ve onlardaki şuûnât-ı İlâhiyeyi ve in’amât-ı Rahmaniyeyi ihtar eder.

Bütün ikindiler asr zamanıdır. Güz mevsimi de, ihtiyarlık vakti de, Asr-ı Saadetle başlayan ahirzaman da… Çünkü asr, bir şeyi sıkmak, özünü çıkarmak, posasını atmaktır. Kâinatın ve insanlığın özü ve kemali Asr-ı Saadette, ömrün özü ve feyzi ihtiyarlıkla, senenin özü ve neticesi güz mevsiminde, günün özü ve özeti de ikindi vaktinde mükemmele ulaşır.

Çok dikkat çekicidir ki Kur’an’ın en özlü surelerinden biridir (103. Sure) Asr suresi… Bu özlü sure iç içe zaman ve mekânlardaki özlere, cevherlere yemin ile başlar. Zamanın ve mekânın özünün özü olan insanı –kendisine tevdi edilen emanetlerin, istidat ve kabiliyetlerinin kıymetini bilmediği takdirde- ebedi hüsrana düşme tehlikesine karşı uyarır. İnsan olan insanı iman ve amel-i salihe teşvik eder. Hak ve sabır mirasıyla her türlü özün, cevherin, salih amelin ve iman mertebelerinin kazanılabileceğini ders verir.

İkindi, günün maddi ve manevi özlerinin devşirildiği bir vakittir. Bu sırdandır ki Aziz Üstad (RA) Yirmi Sekizinci Lem’a’da tatlı bir ikazla ikindi vaktinin kıymet ve ehemmiyetine dikkatleri çeker:

O gün hayatının maddi ve manevi neticesi ekseriya ikindiden sonra tezahür ettiğinden, o vakti uykuyla geçirmek, o neticeyi görmemek hükmüne geçtiğinden, güya o günü yaşamamış gibi oluyor.

İkindi yorgunluk belirtilerinin ortaya çıktığı ve gaflete düşme tehlikesinin de ziyadeleştiği bir vakittir. Feylule olarak isimlendirilen bu vaktin kıymetini takdir ederek değerlendirmemiz için Peygamber Efendimiz (ASM) bize şu dersi verir:

Bazı melekler geceleyin, bazıları da gündüz vakti birbiri ardınca gelip sizin aranızda bulunurlar. Onlar sabah namazı ile ikindi namazında bir araya gelirler. Geceleyin aranızda kalmış olanlar Allah’ın huzuruna çıkarlar. Allah kullarının halini çok iyi bildiği halde meleklere ‘Kullarımı ne halde bıraktınız?’ diye sorar. Melekler ‘Onları namaz kılarken bıraktık, yanlarına da namaz kılarken varmıştık’ derler. Buhari, Mevâkît 16, Tevhid 23, 33; Müslim, Mesacid 210; Nesai, Salât 21.

Allah ezeli sözlerinde ikindi namazını orta namaz (Salati’l vusta. Bakara 2/238) diye nitelendirir. Orta namaz “hâfizû” emriyle titizlikle korunması ve huşu içinde ilahi huzurda ayakta durulması (kanitîn) istenilen özel bir namaz kılınmıştır.

İkindi vakti eskiyen, son bulan, çürüyen, uful eden ne varsa onları aklen görüp, onlardan ruhen el çekme, kalben vazgeçme ve vicdanen yüz çevirme vaktidir. Hz. İbrahim Aleyhisselam gibi “Lâ uhıbbul âfilîn (En’am 6/76)” diyerek batıp kaybolan şeylerin muhabbete layık olmadıklarını idrak etme vaktidir.

Ömrümün ikindi vaktinde iç içe ikindi pencerelerinden hakkalyakin derecesinde bir huzur ve keyifle kâinatı seyrediyorum. İkindi Peygamberi (ASM) ve ikindi Mehdi’sinin (RA) ikindi derslerinden hissemi arıyorum. Kemal-i merak ve gayet dikkat ve nihayet ciddiyetle…

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %