Yusuf Aleyhisselamın kıssası kıssaların en güzelidir. Bizzat Allah tarafından ahsenü’l kasas olarak nitelendirilir. Yusuf Aleyhisselamın dillere destan hüsn-i suret ve sîreti kıssayı da güzelleştirir. Yusuf suresinde Yusuf Aleyhisselamın örnek hayatı çocukluğundan vefatına kadar beliğ bir üslupla anlatılır. Allah ezeli sözlerinde Yusuf Aleyhisselamın macera-i hayatını anlatırken kıyamete kadar bütün Yusuflar ile konuşur. Öyle ise can kulağıyla dinlemeli, aklın nuru ve kalbin ziyasıyla müdakkikane tefekkür etmelidir. Hepimiz birer Yusuf değil miyiz? Cevabımız evetse, onun kıssasından -her daim tazelenmekte olan- hisse ve nasibimizi almaya ve bu farkındalıkla yaşamaya namzetiz.
Yusuf suresinde en dikkat çekici hakikatlerden biri Yusuf Aleyhisselamın gömlekleridir. Rengi, yırtığı ve kokusuyla Yusufî gömlekler kıssanın en can alıcı unsurlarıdır. Abdullah Yıldız “Yusuf’un Üç Gömleği” isimli kitabında Yusuf Aleyhisselamın üç gömleğinin üç farklı hakikati simgelediğini belirtir:
Hz. Yusuf’un çocukluk dönemini hatırlatan kanlı gömleğinin onun mazlumiyet ve mağduriyetini simgelediğini, delikanlılık dönemini özetleyen arkası yırtık gömleğinin iffet ve ismetini simgelediğini, olgunluk ve iktidar dönemini işaret eden son gömleğinin yani kardeşleri vasıtasıyla babası Yakup’a gönderdiği Yusuf kokulu gömleğin de onun istikrar ve istikametini simgelediğini düşün[ebiliriz]…
Yusuf suresini özel kılan cihetlerden biri de bir peygamberin hayatının çocukluğundan vefatına dair –bütün insanlığa ibret olacak cihetleriyle- anlatılıyor oluşudur. Hz. Yusuf’un (AS) hayatını çocukluk, gençlik ve olgunluk/peygamberlik dönemleri olarak üç döneme ayırmak mümkündür. Yusufî gömlekler de onun peygamberliğe inkılâp eden hayat serüvenindeki değişim ve gelişimin belirgin simgeleridir.
İnsanın duygusal gelişiminde üç basamaktan bahsedilebilir. İlk önce her türlü zararlardan korunma yeteneğinin geliştirilmesi gerekir ki bunun için öfke gücü (kuvve-i gadabiye-i sebuiyye) ihsan edilmiştir. İkinci olarak faydalı her şeyi kazanma becerisinin inkişafı gerekir ki bunun için de iştah gücü (kuvve-i şeheviye-i behimiye) verilmiştir. Üçüncü olarak ise her türlü zarar ile faydayı birbirinden ayırmayı temin eden akıl gücü (kuvve-i akliye-i melekiye) îta edilmiştir. Zayıf ve acizlik dönemi olan çocuklukta öfke sınavları, hormonların adeta çoştuğu gençlik döneminde iştah sınavları ve herkesin kendi çapında bir karizma edindiği olgunluk döneminde ise akıl sınavları çok zorludur ve pek büyük bir ehemmiyet kazanır.
Yusuf Aleyhisselamın ilk büyük sınavı çocukluk döneminde ağabeylerinin öfkesiyle sınanmasıdır. Kuyuya atılması, köle olarak satılması, babasının şefkatli terbiyesinden mahrum bir hayata sürüklenmesi onun öfke sınavının süreçleridir. Bu sınavın simgesi onun kanlı gömleğidir. Kanlı gömlek Yusuf Aleyhisselamın en aciz halinde sergilediği şecaatın simgesidir. Şecaat ki kuvve-i gadabiye-i sebuiyyenin vasat mertebesidir.
Yusuf Aleyhisselamın ikinci büyük sınavı gençlik baharında Züleyha’nın şehvetiyle sınanmasıdır. Onun Züleyha’yı reddetmesi, sosyetenin iftiralarına sabretmesi, iffetini korumak gayesiyle hâyâ zindanını kebair hürriyetine tercih etmesi üstesinden geldiği büyük bir şehvet sınavıdır. Bu sınavın simgesi arkadan yırtılmış gömlektir. Hâyâ gömleklerinin paramparça olduğu sefih bir medeniyette arkasından yırtılan bir gömlek Yusuf Aleyhisselamın iffetinin bir simgesi olmuştur. İffet ki kuvve-i şeheviye-i behimiyenin vasat mertebesidir.
Yusuf Aleyhisselamın üçüncü büyük sınavı olgunluk ve peygamberlik döneminde karşılaştığı zekâ ve akıl sınavlarıdır. Hapis arkadaşlarının şahsi rüyalarını tabiri, Mısır kralının karışık rüyasını geleceği görürcesine doğru olarak yorumlaması, kardeşi Bünyamin’i alıkoyması deha derecesinde bir zekâ gerektiren hikmet sınavlarıdır. Bu sınavın simgesi ise güzel kokulu gömlektir. Yakub Aleyhisselamın gözlerinin açılmasına vesile olan güzel kokulu gömlek Yusuf Aleyhisselamın hikmetinin bir simgesidir. Hikmet ki kuvve-i akliye-i melekiyenin vasat mertebesidir.
Çocukluk, gençlik ve olgunluk dönemlerinin şehadetiyle Yusuf Aleyhisselamın hayatı mükemmel bir istikametle geçmiştir. Sırat-ı müstakim denilen hikmet, iffet ve şecaatin en dikkat çekici misallerine mazhar olmuş büyük bir peygamberdir. Onun hayatı kıyamete kadar tüm asırları ve insan hayatının her dönemini ışıklandıracak muhteşem güzellikte misallerle doludur.
Yusuf Aleyhisselamın dünya hayatına vedası da hayranlık vericidir. Bediüzzaman Said Nursi, Hz. Yusuf’un (AS) hayatının en saadetli döneminde ölümüne rıza göstermesini “âli sıddîkıyeti”nin bir ünvanı olarak yorumlamıştır. Dünyanın en parlak ve en sürurlu hâletinin dahi gaflet vermeyip onu meftun etmemesi, hakiki saadet ve lezzet diyarı olan ahireti arzu etmesi “sıddîkıyet”ın doruk noktasıdır. Aslında baştan sona Yusuf suresinin her tarafını sıdk hakikati istila etmiştir. Bu sebeple kıssa boyunca sürekli sıdk-kizb titreşimi hissedilir.
- Yusuf’u (AS) Hz. Yakub’tan (AS) uzaklaştırmak isteyen ağabeylerinin “Ey babamız! Yusuf hakkında bize neden güvenmiyorsun?”[1] demeleri, “kurt yemiş”[2] yalanını uydurmaları ve “Hz. Yusuf’un (AS) gömleğine yalancı bir kan lekesi sürmeleri”…
- Yakub’un (AS) çocuklarına inanmayıp “nefsleriniz sizi aldatmış”[3] ikazında bulunması…
- Yusuf’tan (AS) nasibini alamayan Züleyha’nın kocasına yakalandığı ân “Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır”[4]yalanına sığınarak günahını örtmeye çalışması…
- Züleyha’nın yakını olan bir şahidin “Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylemiştir, o (Yusuf) yalancılardandır. Ve eğer gömleği arka taraftan parçalanmış ise o halde kadın yalan söylemiştir. O ise sâdıklardandır.”[5] tespiti…
- Kralın rüyasını tabir ettirmek maksadıyla Hz. Yusuf’u (AS) ziyaret eden eski hapis arkadaşının “Ey sıddîk”[6] diye hitap etmesi…
- Kralın tahkiki neticesi Hz. Yusuf’un (AS) sıdk ve masumiyetinin ortaya çıkışıyla Züleyha’nın “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yusuf sadıklardandır”[7] itirafında bulunması…
- Yakub’un (AS) Bünyamin’i ağabeyleriyle gönderirken onlardan “Hepiniz (ölümle) kuşatılıp kıstırılmadıkça, onu bana geri getireceğinize dair bana Allah huzurunda yeminle söz verinceye kadar onu sizinle göndermeyeceğim”[8] demesi…
- Yusuf’un (AS) bir düzen ile kardeşi Bünyamin’i Mısır’da alıkoyması…[9]
- Ağabeylerin sözlerini tutamayıp mahcubiyetle geri döndüklerinde babaları Hz. Yakub’a (AS) “Biz kesinlikle sâdık kimseleriz”[10] demeleri…
- Ve son olarak Hz. Yusuf’un (AS) “Benim canımı Müslüman olarak al ve beni salihlere kavuştur”[11] duasındaki sıdk ve samimiyet…
Netice-i kelam, giyinmek fıtratın bir gereğidir. Giyinmek korunmaktır, süslenmektir, çirkinliklerden tesettürdür, hayâdır, insaniyete yakışır bir edeple şereflenmektir. Bedenen giyinmeye ihtiyacımız olduğu gibi, belki daha fazla ruhen örtünecek manevi giysilere muhtacız. Fatır-ı Hakîm her insana manevi giysilerini istediği gibi seçme hürriyeti tanımıştır. Yusufî gömlekler bu manada tertemiz manevi giysilerdir. En hayırlı manevi giysiler arasına sıdk, iffet, şecaat ve hikmet libaslarını da eklemek gerekir. Manevi gardırobumuzun en güzel ve en özel giysileri arasında Yusufî gömleklerin de yer alması duasıyla…
Kaynakça:
[1] Yusuf, 12/11.
[2] Yusuf, 12/17.
[3] Yusuf, 12/18.
[4] Yusuf, 12/25.
[5] Yusuf, 12/26, 27.
[6] Yusuf, 12/46.
[7] Yusuf, 12/51.
[8] Yusuf, 12/66.
[9] Yusuf, 12/70-75.
[10] Yusuf, 12/82.
[11] Yusuf, 12/101.