Öğle namazını kılmıştım. Namazın akabinde İsm-i Azam’ı tezekkür etmek üzereydim ki kızım sırnaşık bir kedi gibi yanıma geldi ve kucağıma oturdu. Kalkmaya niyeti yok gibiydi. Oysa nefsim kızımın varlığından her nedense biraz rahatsız olmuştu. Aklım ve kalbim hemen dedi ki: Niçin kızının varlığında İsm-i Azam duasını tefekkür etmiyorsun? Esma-i Hüsna’nın tecellilerini kızın Esma Vera’nın aynasında da gör(ebil)melisin. “Neden olmasın?” dedim. Biraz ezber bozan bir tefekkür denemesi olacaktı lakin tezekkür ile tefekkürü mezcetmenin ulviyetinden bir nebze nasibim olursa keyfime diyecek yoktu. “Bismillah” diyerek başladım…
“Ya Cemilü ya Allah…”
Ey Cemil olan Allah’ım! Her şeyi güzelleştirdiğin gibi masum kızımı da cemalinde güzelleştirdin. Hem de nasıl güzellikler… Saçları, gözleri, kokusu, gülümsemesi, konuşması her biri iç içe rengarenk güzellikler…
“Ya Karibü ya Allah…”
Ey Karib olan Allah’ım! Her şeye her şeyden yakın olduğun gibi kızıma da çok yakınsın. Hem Karib isminle onu bana da yakınlaştırdın. Akrabalığın en özel dairesi olan ailemin bir meleği kıldın. Senin ismin olmasa idi onu bana kim bu derece yakınlaştırabilirdi?
“Ya Mucibu ya Allah…”
Ey Mucib olan Allah’ım! Sen bütün dualarıma cevap verensin. Hayatımın en güzel dualarından birini kabul ettin. Bir kızım olursa ismini Esma koyacağım demiş ve niyet etmiştim. Ömür verdin, evlendim ve bana Esma Vera ismini verdiğim bir çocuk nasip ettin. “Dua edin size cevap vereyim” sırrının en güzel bir numunesini bana kızımın varlığında ne de güzel talim ettin.
“Ya Habibu ya Allah…”
Ey Habib olan Allah’ım! Kendi güzel sanatını kendi zatına layık bir tarzda seversin. Kızımı sonsuz sevginle sevimli bir şekilde yarattın. Eşim ve benim kalbime de sevginin tecellisini de emanet bıraktın. Kızımı derin bir sevgiyle seviyorsak eğer bu Senin Habib isminin bir ihsanıdır. Kızımın sevgisini bize kazandıran da elbette senin bu sevgili ismindir.
“Ya Raufu ya Allah…”
Ey Rauf olan Allah’ım! Şefkat ile esirgeyen, sevdiğin kullarına zarar gelmesini engelleyen ve onlara kolaylıklar sağlayansın. İnsanı melekleştiren bir hassasiyetin cüz’i bir tecellisini hamdolsun bana da ihsan ettin. Kızımın kılına zarar gelmemesi ve onun haksız yere üzülmemesi için kalbimi re’fet ile duyarlı kılan Sensin.
“Ya Atufu ya Allah…”
Ey Atuf olan Allah’ım! Sonsuz merhamet ve şefkatin ile eğilir, tenezzül edersin. Sıradan bir varlığın sıradan bir isteğini dahi mükemmel bir şefkat ile verirsin. Kızımın küçük istekleri etrafında beni pervaz ettiren de Senin bu isimlerinin tecellileri…
“Ya Marufu ya Allah…”
Ey Maruf olan Allah’ım! Zerrelerden güneşlere, semeklerden meleklere her şey Seni tanır ve tanıtır. Kızım da Senin bana gönderdiğin en anlamlı bir marifet kitabıdır. O beliğ, fasih, cami, cezaletli ve de sevimli kitabını okumayı, anlamayı, marifetine vesile kılmayı bana nasip eyle ey Maruf!
“Ya Latifu ya Allah…”
Ey Latif olan Allah’ım! Lütfun ile zarif, hoş, nazik, nazenin ve nazlı yaratansın. Kızımın aynasında lütfunun zarif nakışlarını hayranlıkla seyrediyor, hissediyor, fark ediyorum.
“Ya Azimu ya Allah…”
Ey Azim olan Allah’ım! Azamet ve büyüklük sahibisin. Sen büyüksün, ben ise küçüğüm. Çoğu zaman ise gaflet edip küçüklüğümü unutuyorum. Fakat çocuklarıma baktıkça onların küçüklüğünde kendi gerçekliğimi bir nebze hatırlıyorum. Gün geçtikçe daha da yaşlanıyorum. Fakat bu durum Senin azametin karşısında mahviyetimi derinleştiriyor. Hatta öyle ki yaşlandıkça başa yani küçüklüğüme birçok yönüyle tekrar dönüyorum.
“Ya Hannanu ya Allah…”
Ey Hannan olan Allah’ım! Sen o kadar merhametlisin ki ısrarla istekte bulunanların ısrarı Seni usandırmaz. Biliyorum vermek istemeseydin istemeyi vermezdin. Kızımın tatlı ısrarlarında kendi kulluğumun olması gereken fıtri hallerini arıyorum…
“Ya Mennanu ya Allah…”
Ey Mennan olan Allah’ım! Minnetim yalnız Sanadır. Sen sonsuz minnettarlığa layıksın. Küçük bir kainat yani kainatın çok güzel bir misal-i musağğarı olan kızımla beni nimetlendirdiğin için Sana ne kadar minnettar olsam yine de şükrümü eda edemem. Sen öyle bir Mennan’sın ki minnet ederek değil belki letafet ve şefkat ile verirsin.
“Ya Deyyanu ya Allah…”
Ey Deyyan olan Allah’ım! Her şeye hak ettiğini ve karşılığını verirsin. Senin katında zerremiskal ne bir iyilik ne de bir kötülük unutulur ya da kaybolur. Saymakla bitiremediğimiz nimetleri de cömertçe verirsin. Antika bir sanat harikası ve başımın tacı olan kızım ile teşrif edilmem ise mahcubiyetimin doruk noktalarından…
“Ya Sübhanu ya Allah…”
Ey Sübhan olan Allah’ım! Gökyüzü ve yeryüzünde her şey Seni tesbih eder ve hiçbir şeyde zerremiskal kusur yoktur. Güzel kızım da hal diliyle Seni tesbih ediyor. Doğduğu günü hiç unutamam öyle ki her şeyiyle mükemmel, kusursuz, noksansız olarak kucağımızdaydı: gözleri, kaşları, kirpikleri, burnu, kulakları, parmakları, tırnakları… Gün geçtikçe büyüyor, yeteneklerini inkişaf ettiriyor fakat ne bedeni ne de ruhunda unutulmuş, eksik bırakılmış ya da karıştırılmış bir şey söz konusu… Maşaallah… Sübhanallah…
“Ya Emanü ya Allah…”
Ey Eman olan Allah’ım! Yalnız Sana güveniyor ve yalnız Senden meded bekliyorum. Bana güvenip emanet ettiğin tüm emanetlere –ihanet etmeksizin– sahip çıkma niyet ve azmindeyim. Ailem, çocuklarım ve kızım da bana ihsan ettiğin en büyük emanetler arasında. Allah’ım, emanetini kabzetmek zamanına kadar bana verdiğin tüm emanetlerinde beni emin kıl.
“Ya Burhanü ya Allah…”
Ey Burhan olan Allah’ım! Yarattığın her şey Senin varlığını, birliğini ve marifetini ders veriyor, ispat ediyor. Kainat okunması ve anlaşılması gereken büyük bir kitap misali. Bu kitabın en özel satır ve cümleleri ise bizzat bize yazılanları. Bu açıdan kızımı Esma-i Hüsna’nın birbirinden güzel delil ve burhanlarının tecellileri olarak eşsiz bir cümle gibi görüyor, okuyor ve tefekkür ediyorum.
“Ya Sultanü ya Allah…”
Ey Sultan olan Allah’ım! Öyle bir sultansın ki rububiyet derecesindeki saltanatın zerrelerden göklere, kalplerden arşlara, dünyadan ahirete her şeyi kuşatıyor. Saltanatın en güzeli ise kalplerin tahtına oturmak. Kalbimin şefkat ve merhamet tahtına oturan kızımın kalbinde taht kurmak ise bana tattırdığın en latif bir saltanat.
“Ya Müsteanü ya Allah…”
Ey Müstean olan Allah’ım! Yalnız Senden istiane ederim. Zira Senin kudret ve zenginliğinin nihayeti yok. Ben ise sonsuz derecede aciz ve fakirim; her daim yardım ve yardımlaşmaya muhtacım. Hayat yükünü kaldırmakta daha çok yardım ve desteğe muhtaç olan kızımın yanında olmak ve yardımına koşmak gibi nice güzel ahlak ile bir nebze zinetlenmek ne saadet verici bir bahtiyarlık…
“Ya Muhsinu ya Allah…”
Ey Muhsin olan Allah’ım! En kıymetli, eşsiz, paha biçilmez güzellikleri ve hediyeleri ihsan edersin. İhsan ettiğin hediyeler Cennet’in ve hurilerin güzellikleri gibi ne birbirini örtüyor ne de değerini düşürüyor. Herhalde kainattaki en değerli ve en özel ihsanlardan biri kız babası olmaktır. Gafleti izale ederek kalp gözümü açan bu eşsiz ihsanından dolayı sonsuz hamdüsenalar olsun.
“Ya Mütealü ya Allah…”
Ey Müteal olan Allah’ım! Yarattığın hiçbir şeye benzemezsin. Öylesin ki yaratılmış olmaktan kaynaklanan her türlü sıfatlardan aşkınsın, yücesin. Biz ise birbirimize benziyoruz zira yaratıcımız bir. Kızım ise yeryüzünde bana en çok benzeyenlerden. Onu kim yarattı/yaratıyor ise beni de o yarattı/yaratıyor…
“Ya Rahmanü ya Allah…”
Ey Rahman olan Allah’ım! Rahmet ve merhametin her şeyi kuşatıyor. Bizi bizden daha iyi tanıyor, seviyor ve merhamet ediyorsun. Kızıma olan sevgi ve merhametimde Senin Rahman isminin engin ve zengin tecellilerini tadıyor, tartıyor ve tanıyorum.
“Ya Rahimü ya Allah…”
Ey Rahim olan Allah’ım! Her şeye acıyan ve şefkat edensin. Bütün anne ve babaların şefkatleri ancak Senin Rahim isminin zayıf bir gölgesi mahiyetinde. Kızıma karşı hissettiğim şefkatimin bir miraç hükmünde Rahim isminin arşına yetişmeye vesile olmasını istiyorum.
“Ya Kerimü ya Allah…”
Ey Kerim olan Allah’ım! Beni cansız bırakmadın, hayat verdin, insaniyet makamıyla şereflendirdin. İman ve hidayet nasip ettin. İkramlarını saymakla bitiremem. Erkek çocuklara mahdum, kız çocuklara kerime derler. Mükerrem kızımın varlık aynasındaki ikramın tüm ihtişamıyla göz kamaştırıyor.
“Ya Mecidü ya Allah…”
Ey Mecid olan Allah’ım! Sonsuz asalet ve seçkinlik ancak Sana layıktır. Ezeli ve ebedi şan ve şöhrete layık olan yalnız Sensin. Ben ise iman, amel-i salih ve takva kapısından girilen bir kulluk asaletine namzedim. Aradığım asalet ne kan ne makam ne de hanedanımda. Kız babası olmaktan ar eden bir zihniyetten de hamdolsun ki hadsiz uzağım. Yakinen biliyorum ki kızım babalık tacımın eşsiz ve ebedi bir pırlantası…
“Ya Ferdü ya Allah…”
Ey Ferd olan Allah’ım! Her şeyi farklı bir mahiyet ve hüviyet ile yaratırsın. Ne yıldızlar birbirinin tıpa tıp aynısı ne gezegenler ne de bulutlar… Yeryüzündeki yedi milyar insanın her birinin farklı bir yüzü, kabiliyeti ve de fıtratı var. Kızıma baktığımda Ferd isminin birçok tecellilerini görüyorum. Kardeşlerinden bile hem sima hem de karakter olarak çok farklı bir fıtratı var. Allah’ım farklı fıtratlarımızı yaratılış gayesine uygun olarak inkişaf ettirebilmemiz için bize hidayet nasip eyle…
“Ya Vitrü ya Allah…”
Ey Vitr olan Allah’ım! Senin ne eşin ne ebeveynin ne de çocukların var. Sen neslini devam ettirmek gibi zorunluluklardan kaynaklanan her türlü kusur ve noksanlardan münezzehsin. Ben ise doğdum, evlendim ve çocuklarım oldu. Kızımın babası olmamın ayinedarlığında Senin yücelik ve tekliğinin tecellilerine mazharım.
“Ya Ehadü ya Allah…”
Ey Ehad olan Allah’ım! Her şeyi eşsiz, benzersin yaratırsın. Ehadiyet tecellilerin ile hayata kainatı sığdırırsın. Ehad ismin her bir insanı küçük bir kainat hükmüne getiriyor. Kendimde hakkalyakin, kızımın hayatında da aynelyakin bu muhteşem hakikate şahidim.
“Ya Samedü ya Allah…”
Ey Samed olan Allah’ım! Sen hiçbir şeye muhtaç değilsin fakat her şey her anında Sana muhtaç. Her an her şeye muhtaç varlıklara ancak hiçbir şeye muhtaç olmayan ve bir işi diğerine mani olmayan ya da önemsizleştirmeyen biri ilah ve rab olabilir. Kızımın bazı ihtiyaçlarının karşılanması esnasında perde kılınışımın özellikle çaresizlik, acizlik, yorgunluk ya da ihmallerinde Samed isminin ne büyük bir dayanak noktası olduğunu çok iyi kavrıyorum.
“Ya Mahmudu ya Allah…”
Ey Mahmud olan Allah’ım! Her şeydeki güzellik ve mükemmellikler hal diliyle Seni övüyor. Fakat bizler Sana hakkıyla sena ve hamd etmekten aciziz. Zat-ı Akdes’ine layık bir tarzda ancak Sen Kendini övebilirsin. Kur’an’da bildirdiğin Esma-i Hüsna ve kainattaki muhteşem tecellilerin bize yol gösteriyor. Kızıma baktıkça ve onun aynasındaki Esma-i Hüsna yansımalarını fark ettikçe hamdüsenanın her nevini akıl, kalp ve vicdanım her daim haykırmak istiyor.
“Ya Sadıka’l Va’dü ya Allah…”
Ey Sadıka’l Va’d olan Allah’ım! Vaadinde Senin gibi sadık olan var mı? Seni vaadinden döndürecek hiçbir irade ve kudret yok. Şimdiye kadar yarattığın her şey gelecekte var edeceğini vadettiklerinin şahididir. Evlenmeden önce bir kız çocuğu nasip edersen ismini Esma veririm inşaallah derdim. Gaflet ettim, ilk kızımda bu sözümü unuttum. Sen bana ikinci bir kız çocuğu daha nasip ettin, hamdolsun sözümü gecikmeli de olsa yerine getirdim.
“Ya Aliyyü ya Allah…”
Ey Aliyy olan Allah’ım! Yücelerin en yücesisin. İstediğini yüceltir, istediğini de alçaltırsın. Beni yokluk aleminden çıkardın, cansız bırakmadın, bitki ve hayvan yapmadın, insanlık şerefini nasip ettin ve İslamiyet ile yücelttin; elhamdülillah. Senin abdin, askerin, misafirin, muhatabın olmak ne büyük bir bahtiyarlık. Sanırım bir yönüyle babalık da Aliyy isminin bir tecellisi. Babalık ile öyle bir makam veriyor ve yüceltiyorsun ki mümin için bu şeref ahiret hayatıyla hem beka kazanıyor hem de çok daha ulvileşiyor. Kızımın babası olmak bu dünyada da benim için kalıcı ve bir itibar…
“Ya Ganiyyü ya Allah…”
Ey Ganiyy olan Allah’ım! Bütün zenginlikler yalnız Senindir; hayat, sıhhat, rızık, ihsan, zaman, istidat vb. nice paha biçilmez mücevheratın var. İnsana verdiğin en büyük hediyelerden biri de evladı olsa gerektir. Kızıma baktıkça onun maddi-manevi çeşitli mücevherlerle donatılmış eşsiz ve paha biçilmez bir gerdanlık mahiyetinde yaratıldığını görüyorum. Bazen soruyorum kendime: Bundan büyük zenginlik mi var?
“Ya Şafi ya Allah…”
Ey Şafi olan Allah’ım! Tüm dertliler, hastalar ve musibete uğrayanlara derman ve şifa verensin. Bizi de, canımızdan daha fazla esirgemeye çalıştığımız çocuklarımızı da her türlü hastalıklardan muhafaza eden, hastalandığımızda şifa nasip edensin. Derman ve şifalar sayısınca hamdüsenalar yalnız Sana olsun.
“Ya Kâfi ya Allah…”
Ey Kafi olan Allah’ım! Sen her şeye her durumda yetersin. Senin varlığın hiçbir şeye muhtaç bırakmaz. Senden gaflet etmek ise öyle bir boşluktur ki hiçbir şey onu dolduramaz. Kifayetin ne demek olduğunu ailem ve çocuklarımın varlığında hissediyorum. Bütün dünyanın dertleri başıma toplansa onların yalnız tek bir tebessümü her şeyi dağıtıyor, Cennet’in en güzel bir numunesini bana yaşatıyor.
“Ya Muafi ya Allah…”
Ey Muafi olan Allah’ım! Afiyet ve sağlık da Senin büyük nimetlerinden. Başta insanoğlu olmak üzere tüm canlıların sağlıklı olarak afiyet içinde ve şevkle vazifelerine koşturulmaları Muafi isminin tecellileri. Kızımın sağlıklı, neşeli ve enerjik hali de benim için en büyük nimetlerden biri. Bunun ne büyük bir nimet olduğunu her fark edişimde –yalnız hastalıktan şifa bulduğu zaman değil– her an için sonsuz minnettarlık ve şükür hissini taşımam gerektiğine dair bilincim tazeleniyor.
“Ya Baki ya Allah…”
Ey Baki olan Allah’ım! Sen Baki’sin ve her şeye de beka verirsin. Zahiren bir yönüyle fena bulsa da varlıklar aslında binler yönüyle beka kazanırlar. En önemlisi ise Senin ezeli ilminde bir mana ifade edip beka kazandıktan sonra fena ve yokluk kime ne zarar verebilir? Kızımın aynasında Baki isminin de sayısız tecellilerine şahidim. Özellikle doğumundan itibaren çektiğimiz fotoğraflara baktıkça beka nimetinin çeşit çeşit güzelliklerine tanıklık ediyorum. Levh-i Mahfuz’un varlığı ve ahiret alemlerinin ebedi kayıtları ise geleceğe inkılap etmiş bir mazinin nasıl bir beka kazandığına dair çok büyük bir merak ve heyecan vesilem…
“Ya Hâdi ya Allah…”
Ey Hadi olan Allah’ım! Her şeye hak ve istikametli yolu gösterensin. Bütün yollara Sana çıkar, rücu yalnız Sana’dır. Bizi her türlü sapkınlıktan, dalalet vadilerinde şaşkın şaşkın dolaşmaktan muhafaza eyle. Bize iman, hidayet ve istikametin yüksek mertebelerini nasip eyle… Her insan gibi kızım da uzun bir hayat yolculuğunun daha başlangıcında. Baba olarak benim rehberliğime de ihtiyacı var. Bana kızımın hidayetine destek olacak –hiç olmazsa gölge etmeyecek– samimi bir arkadaşı, bir dostu olmayı nasip eyle…
“Ya Kadiru ya Allah…”
Ey Kadir olan Allah’ım! Senin her şeye gücün yeter. Sonsuz kudretin karşısında büyüklük ve sayıların hiçbir önemi yok. Senin için her şeyi yaratmak bir tek şey kadar kolay. Sonsuz kudretin küçük bir canlıyı kainat kadar sanatlı yaratır. Kızıma baktığımda bu mucizevi yaratılışın kaynağı olan kudretini tüm göz kamaştırıcılığı ile görüyorum. Ne muhteşem ve mükemmel bir kudretin var…
“Ya Satiru ya Allah…”
Ey Satir olan Allah’ım! Senin nice maddi ve manevi örtülerin, perdelerin de var. Gayp alemini şehadet ile örttüğün gibi yeryüzünü yeşil bahar libasıyla bir huri gibi süsler ve güzelleştirirsin. İnsanı da teni, elbisesi ve takvası ile örtersin. Allah’ım, utanç verici günahlarım ile ne bu dünyada ne de haşir meydanda manen çıplak kalmak istemiyorum. Farkındayım çocukluk da bir örtü… İnsanoğlunun en saf hali… Kızımın ruhundaki safiyette Senin Satir ismine mazhariyetin nice güzelliklerini doyasıya seyrediyorum.
“Ya Kahharu ya Allah…”
Ey Kahhar olan Allah’ım! Her daim galip gelen, hükmedensin. Hiçbir şekilde mağlup edilemezsin. Sana isyan edenlere de daima üstün gelirsin. Kahhar isminle dünyevi ve uhrevi cehennemlerden bizleri uzaklaştırırsın. Her bir günah ya da güzel ahlaka uymayan davranışların içindeki elemlerde Senin bu isminin bazı tecellileri de hissedilir. Aile içi düzeni koruma adına bazen kızıma gereksiz yere kızdığım ya da tahammülsüz davrandığım durumlarda bu acı elemi fazlasıyla hissetmişimdir. Allah’ım bana güzel ahlakın ölçüleriyle hükmedebilme güç ve kuvvetini nasip eyle…
“Ya Cebbaru ya Allah…”
Ey Cebbar olan Allah’ım! Her şey Senin emir, irade ve kudretine boyun eğicidir. Yıldızlardan zerrelere, bitkilerden meleklere, canlı-cansız her şeyi hükmüne itaat ettirirsin. Kanunlarını kim kırabilir? “Ol” dediğini kim durdurabilir ya da dilemediğini kim “ol”durabilir? Sen istersen en büyük varlıkları en küçük varlıklara da hizmet ettirirsin: Güneş, Ay, yıldız, bulut, dağ vb. varlıkları insana hizmetkar kıldığın gibi… Bir baba olarak kızıma yönelik fıtri yükümlülüklerimde Cebbar isminin tecellilerini tüm gerçekliğiyle vicdanımda hissediyorum…
“Ya Gaffaru ya Allah…”
Ey Gaffar olan Allah’ım! Senin mağfiretin çok geniş: şirk haricinde her türlü günahı affedebileceğini ezeli sözlerinle müjdeledin. Benim çok çeşitli kusur, hata ve günahlarım var. Bu nedenle Senin her türlü affetme ve bağışlamana muhtacım. Affetmekte de, affedilmekte de apayrı güzellikler söz konusu. Beşeri ilişkilerimde bunun birçok yansımalarını yaşıyorum. Bazen kızımın beni bazen de benim onu affetmemdeki güzelliklerde Gaffar isminin tecellilerine de ne kadar muhtaç olduğumun farkına varıyorum.
“Ya Fettahu ya Allah…”
Ey Fettah olan Allah’ım! Bildiğimiz-bilmediğimiz, gördüğümüz-görmediğimiz nice kapıları açansın. Bize dünya kapısı açtın ve tek bir hücreden var ettin. Bir gün gelecek ahiret kapısını da ebediyen açacaksın. Yeryüzündeki nice canlıyı çeşit çeşit nutfe, çekirdek ve yumurtalardan yeniden yeniye fethedersin. Ruh, kalp, vicdan, sır, akıl gibi nice duygularımızın istidat kapıları da Fettah isminle açılır. Kızımın maddi-manevi gelişiminde bu isminin bin bir tecellilerine şahit oluyorum. Onun inkişaf ettirerek açtığı her bir kabiliyeti beni de heyecanlandırıyor, şevklendiriyor ve minnettarlığımın yeni bir halkasını teşkil ediyor.