Her asrın mehdiyet manasına ihtiyacı vardır. Hiçbir asırda eksik olmayan dehşetli hadiseler karşısında ümitvar olmak, moralleri bozmamak ve Sünnet-i Seniyyeyi hakkıyla yaşayan Âl-i Beyt etrafında ümmeti toplamak gibi hikmetler gereği Resul-i Ekrem (ASM) Mehdiyi haber vermiştir. Ahirzamanın Büyük Mehdisi gibi, her asır kendi Mehdisinin rehberliğinde hidayetini, istikametini, imanını, ahlakını korumuştur.
Mehdiyet manasına en muhtaç asır ise ahirzamandır. Çünkü ahirzaman Deccal ve İslam Deccali olan Süfyanın din(ler)e meydan okudukları, hatta savaş açtıkları dehşetli bir zamandır. Deccal, Süfyan, İsa (AS) ve Mehdi (RA) asırdaştır. Hristiyanlığa manevi savaş açan Deccal’e karşı İsa (AS) –Allah’ın vaadinin bir tecellisi olarak- yeryüzüne nüzul edip mücadele eder. İslamiyet’e ve Kur’an’a savaş açan Süfyan’a karşı ise Âl-i Beyt silsilesinden Büyük Mehdi’nin (RA) mücahedesi vardır. Bu mücahedelerde ayrı ayrı iken mağlup olan Hristiyan ve İslam dünyası, manen ittifak etmeleriyle galip gelirler. Allah’ı inkârı (inkâr-ı ulûhiyet) netice veren ahirzaman dinsizlik akımlarını manen ve fikren öldürürler. Bu manevi ittifak, İsa’nın (AS) gelişiyle Hristiyanlığın hurafelerden arınması, hakiki İseviliğin ortaya çıkması ve manen İslamiyet’e inkılap etmesidir. Resul-i Ekrem’in (ASM) “Ahirzamanda İsa gelecek, şeriatımla amel edecek” ve “İsa gelir, Mehdiye namazda tabi olur” hadisleri bu manaları ihtar ederler.
Peki, kimdir Büyük Mehdi?
Büyük Mehdi, ahirzaman hadislerini en doğru, en gerçekçi yorumlayandır. Hadislerdeki mecazî manaları imtihan dünyasının sırlarını dikkate alarak ölçülü, hikmetli izah edendir. Mehdi (RA), İsa (AS), Süfyan, Deccal’den her bahsedildiğinde en mukni ve en güvenilir referanstır, Büyük Mehdi.
Büyük Mehdi, hidayetin en yüksek mertebesine ermiş ve kendisine doğru yol (sırat-ı müstakim) nasip edilmiş kişidir. Büyük Mehdi, sırat-ı müstakim olan hikmet, şecaat ve iffetin zirvesinde olandır.
Büyük Mehdi, eşi benzeri olmayan bedî bir hikmet sahibidir. Hikmet ki, akıl kuvvesinin denge hâlidir. “Kime hikmet verilmişse, ona pek büyük bir hayır verilmiştir” ayetine mazhariyettir. Büyük Mehdi, hayatı boyunca kendisine yöneltilen tüm sorulara ikna edici, etkileyici cevap verendir. Daha çocuk yaşta iken zamanın âlimi olandır. Ahirzamanı -baştan sona- Kur’an hikmetiyle aydınlatan nurani tefsirin müellifidir. Büyük Mehdi, hapishaneleri de Yusufiye medreselerine dönüştürendir. Dağ başları, mahkeme salonları, miting alanları, cami minberleri, savaş meydanları, meclis kürsüleri, hapishane odaları, sürgün yerleri onun farklı medreseleridir. Onun bulunduğu her mekân medreseleşmiştir.
Büyük Mehdi, gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmayacak derecede büyük bir şecaat sahibidir. Şecaat ki, gazap kuvvesinin denge hâlidir. Tarihin en despot, en zalim insanlarına karşı hakikati korkusuzca söyleyen bir İslam kahramanıdır. Savaş meydanlarında, en azılı düşmanlara –talebeleriyle birlikte- ölümüne meydan okuyan cesur bir komutandır. İzzetli ölümü, zilletli hayata tercih edendir. Haksız olarak çıkarılmak istendiği idam sehpalarını vaaz ve irşad kürsülerine dönüştürendir. Büyük Mehdi, Allah’tan başka hiç kimseden korkmayıp “İki elimde iki hayatımı tutmuşum, iki hasım için iki meydan-ı mübarezede iki harple meşgulüm. Tek hayatlı olan adam meydanıma çıkmasın.” diye pervasızca meydan okuyandır.
Büyük Mehdi, en küçük bir günaha dahi tenezzül etmeme derecesinde bir iffet sahibidir. İffet ki, şehevi kuvvenin denge hâlidir. İffetin yemek, içmek, konuşmak, uyumak gibi tüm mertebelerinde en iktisatlı hayatı tercih edendir. Allah’ın emanet olarak verdiği her türlü cihaz, duygu, yetenek, kuvvet, zaman gibi nimetleri – en küçük bir israf olmaksızın- yaratılış maksadına en uygun bir hâlde kullanandır. Hayâ, sabır, iktisat, kanaat, istiğna, izzet-i nefis, takva gibi erdemlerin zirvesinde olandır. Minnetin altına girmektense ölümü tercih edendir. Peygamber varisine yakışır bir hayat süren; kendisine teklif edilen hür türlü zekât, sadaka, hediye ve ihsan-ı şahaneleri tereddütsüz reddedendir. Büyük Mehdi “ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” hassasiyetinde iffet ve hürriyetinden zerremiskal taviz vermeyendir.
Büyük Mehdi, en büyük bir iman mücahididir. Küfür akımlarına karşı tek başına meydan okuyandır. İsyankâr kavimlere karşı büyük bir sed inşa eden Zülkarneyn Aleyhisselam gibi, Deccal ve Süfyan komutasındaki küfür ordularına karşı Kur’anî ve imanî sed inşa eden bir İslam kahramanıdır. Mü’minlerin ruhlarında, kalplerinde ve akıllarında İslamî bir şevk ve heyecan uyandıran ve dalalet cereyanları karşısında güçlü bir şahs-ı manevi çıkarandır. Büyük Mehdi “Bir kimsenin imanını kurtarırsam, o zaman bana Cehennem dahi gül gülistan olur” fedakârlığını taşıyandır.
Büyük Mehdi, cepheyi terk etmeyendir. İman-küfür savaşının en ön safında süfyanî kurşunlara göğüs gerendir. Hamiyet-i İslamiye coşkusuyla şu nutku söyleyendir:
“Biz imanı kurtarmak ve Kur’an’a hizmet için, Mekke’de olsam da buraya gelmek lazımdı. Çünkü en ziyade burada ihtiyaç var. Binler ruhum olsa, binler hastalıklara müptela olsam ve zahmetler çeksem, yine bu milletin imanına ve saadetine hizmet için burada kalmaya -Kur’an’dan aldığım dersle- karar verdim.”
Büyük Mehdi, enaniyet asrında en ziyade enaniyetini dizginleyendir. “Ben kendimi beğenmiyorum, beni beğenenleri de beğenmiyorum” sırrınca nefsine güvenmeyen ve nefsini herkesten ziyade terbiyeye muhtaç görendir. Büyük Mehdi “Ben kendimi sâlih bilsem, o alâmet-i gururdur, salâhatin ademine delildir. Eğer kendimi sâlih bilmezsem, o malı kabul etmek caiz değildir.” prensibiyle hareket edendir. Mehdiyetin mahiyetindeki yüksek ihlas ve mahviyete samimane bürünendir.
Büyük Mehdi “Zaman, cemaat zamanıdır” tespitinde bulunan ve bu hakikatin gereklerini –en kritik bir zamanda- hakkıyla uygulayandır. Harikulade bir dâhi de olsa, cemaatin dehasına karşı mağlup düştüğünü en iyi kavrayandır. Madden çürümeye, manen çürütülmeye maruz kişiler üzerine davasını bina etmeyendir. Mehdiyet gibi sürekli gelişen, bâkî bir hakikati başta Kur’an’a, sonra da ahirzamanın eşsiz Kur’an tefsirine ve ondan her daim ders alan sâdık Kur’an talebelerine istinad edendir.
Büyük Mehdi, Hazret-i Hasan’ın (RA) altı aylık halifeliğini –ahirzamana manen damga vurmasıyla- uzun bir zamana çevirendir. Çünkü Halifelik vazifesinin en önemlisi Kur’an ve iman hakikatlerinin yeryüzünde neşridir. Bu davayı dehşetli ahirzaman şartlarında başaran Büyük Mehdi, Hazret-i Hasan’ın (RA) bir yardımcısı ve tamamlayıcısıdır. Büyük Mehdi, Beşinci Halife manasına mazhariyetle, hikmet, şecaat, iffet dengesiyle iç âleminde hakiki adalet ve saadete ermiş milyonlar talebeler yetiştirendir.
Büyük Mehdi, Kur’an nurlarını elinde tutmak için siyaset topuzundan vazgeçendir. “Eğer yüz elimiz de olsa, ancak nura kâfi gelir. Topuzu tutacak elimiz yok.” diyendir. Kur’an’ın elmas hakikatlerini siyaset propagandası suçlamasıyla cam parçalarına indirmeyendir. Bütün tarafgirliklerin üzerinde Kur’an ve iman dersi veren ve yalnız nur gösterendir.
Büyük Mehdi “Siyasetçi, ekserce tam müttaki dindar olamaz. Tam ve hakiki dindar, müttaki olanlar, siyasetçi olmazlar.” bilinciyle siyasete kıymet biçendir. Siyaset topuzuna el sürmemekle birlikte siyasete en istikametli yön verendir. Dini siyasete alet etmeden, siyaseti dine hizmetkâr kılmanın yollarını gösterendir. Her meselede olduğu gibi, siyasete de Kur’an ve iman hakikatlerinden perspektifler geliştirendir, Büyük Mehdi. Siyasetin yalan, kizb, ikiyüzlülük, tarafgirlik, gıybet, iftira, dalkavukluk, menfaatçilik gibi kirlerinden bütünüyle temiz, arı, duru kalabilendir.
Büyük Mehdi, hayatını ve bütün vaktini Kur’an ve iman hakikatlerine vakfedendir. Öyle ki, Kur’an’ın tek bir ayetinin, tek bir harfinin, tek bir nüktesine hayatını tercih edendir. Dünyanın en büyük meşguliyetleri, belki en büyük zararları, onun iman hakikatleriyle meşguliyetine engel olmayandır. Tutuklama, sorgulama, hapis, zindan, sürgün, tecrid, zehirlenme, idam sehpaları onun Kur’an’dan yeni yeni imanî keşiflerde bulunmasına perde teşkil etmeyendir.
Büyük Mehdi, Kur’an’ın feyzine tam manasıyla varis olandır. Kur’an’a vukufiyeti, izahlarının incelik ve derinliği, beyanlarının yükseklik ve sağlamlığı ile insaniyetin dikkatini çeken, şaşkınlık ve hayranlık uyandırandır.
Büyük Mehdi, Kur’an’ın i’caz cihetlerini en mükemmel ve kapsamlı bir şekilde eserlerine yansıtandır. Belagat, cezalet, bedaat, fesahat, beraat, camiiyet, îcaz, ihbar-ı gayp gibi i’caz vecihlerine en parlak ayna olandır. Öyle ki, yediden yetmiş yediye, cahilden âlime her yaştan, her ilim seviyesinden insana hitap edendir. Eserleri defalarca okunan, lakin asla usandırmayandır. Her okunuşunda, tefekkür edilişinde yeni hakikatlerin, farklı manaların keşfedilmesine vesile olandır. Bir cümlesi bir sayfa kadar, bir sayfası bir kitap kadar tesirli olandır. Ruhu, kalbi, sırrı, aklı, nefsi vs. manevi gıdalarıyla her daim doyurandır.
Büyük Mehdi, Kur’an’ı en iyi anlayan ve en iyi yaşayandır. Fesad-ı ümmet zamanı olan ahirzamanda –hulukuhu’l Kur’an olan- Resul-i Ekrem’in (ASM) sünnet-i seniyyesine –iman, amel ve ahlak bakımından- harfi harfine uyan ve (temessük eden) yapışandır. İmanın ve İslamiyet’in güzelliklerine en güzel ayna olan tam bir Asr-ı Saadet insanıdır. Ahirzamanda insanlığa en güzel bir misal, modellenecek en mükemmel bir rehberdir.
Büyük Mehdi, dine karıştırılmak istenen bid’aları ayıklayan ve dinin asliyetini ve kıvamını en mükemmel gösterendir. Dine ve Kur’an’a gelen her türlü itirazları, en küçük bir vesveseye yol açmayacak şekilde bertaraf edendir. Büyük Mehdi, Kur’an ve iman hakikatlerinin ruhunu incitmeden, özünü bozmadan, asrın ihtiyaçlarını ve anlayışını dikkate alarak, yeni ispat metotlarıyla ve izah tarzlarıyla ders verendir.
Büyük Mehdi, Kur’an’ın işaretine, Resul-i Ekrem (ASM) müjdesine, Hz. Ali’nin (RA) haberine, Abdülkadir-i Geylani’nin (RA) desteğine ve İmam-ı Rabbani’nin telkinine mazhar olandır. Kur’an, otuz üç ayetiyle ona, tefsirine ve cemaatine işaret eder. Resul-i Ekrem (ASM) ahirzaman dehşetiyle korkuttuğu ümmetini onunla müjdeler. Hz. Ali (RA) Celcelutiye ve Ercuzesinde onu, sırasıyla ilk talebelerini, sırasıyla eserlerini ihbar eder. Abdülkadir-i Geylani (RA) onu ahirzamanın Abdülkadir’i olarak görür; Doğu ve Batı’da –en tehlikeli zamanlarda- bir muhafız gibi onu koruyacağını, her daim destekleyeceğini söyler. Yine Gavs-ı Azam (RA) “Sen dârü’l-hikmettesin; önce, kalbini tedavi edecek bir tabip ara” diyerek ona hayatının en kritik tavsiyesinde bulunur. İmam-ı Rabbani (RA) ona künyesiyle hitap ederek “Tevhid-i kıble et; yani yalnız bir üstadın arkasından git” telkininde bulunur; onun yalnız Kur’an’ı rehber edinmesine vesile olur.
Büyük Mehdi, davasını ilan ettiği ilk günden muzaffer olduğu son güne kadar ihlas, sadakat, mahviyet, tevazuu gibi faziletlerinden hiç bir şey kaybetmeyendir. Zafer neşesiyle yere göğe sığmaz olmuş birçok büyük sanılan kimselerden farklı olandır.
Büyük Mehdi, ahirzamanın inkâr kışında gelen, fakat kış adamlarına (Deccal, Süfyan) ne zerremiskal meyleden, ne de benzeyendir. Bilakis, bin bir zorluklar ve imkânsızlıklar içinde onlarla sonuna kadar mücadele eden ve ahirzamanın cennetasa baharlarına rehberlik eden bir bahar adamıdır.
Hâlâ, Büyük Mehdiyi mi beklemektesin? Büyük Mehdi, her gün, belki her ân Kur’an’dan yeni hidayet nurları devşiren birinin satırlarının arasında sırlanmış…
Büyük Mehdi, elbette Bediülbeyan’dır…
Bediüzzaman’dır…
O kendini bilmez se bilince soyleyemezse kimse onu tanımaz sa nasıl güzel bir çağ baslayacak
o kendini bilmiştir, bildiğini ise perdeli bir şekilde söylemiştir, anlayan anlıyor, anlıyacak, istifade ediyor, edecek, feyizleniyor, feyizlenecek inşallah. anlamayan ise doğrudan değil ama dolayısıyla istifade eder, edecek inşallah. çağ ise kalplerde, dimağlarda başlar; toplumun farkındalığı artarsa islam medeniyeti yeniden canlanır, kıymeti bilinmezse her bir insan ya da insan grubu kendi kur’anî iklimini oluşturarak olabildiğince feyizlenmeye çalışır; vazifesini yapar, vazife-i ilahiyeye karışmaz..