Hakikat Arayışı

acemi bir seyyahın notları

Esmaü'l Hüsna

Duanın makbuliyet sütunları

Dua en başta insanın bir varoluş ihtiyacıdır. İnsanın yaratıcısıyla kalbi, dili ve fiiliyle her bir muhatabiyetinin özü duaya dayanır. Bununla birlikte bireysel ya da kolektif acizliklerimizi ve ihtiyaçlarımızı fark ettiğimiz anlarda daha içten ve daha fazla dua etme ihtiyacı hissederiz….

Duyarsızlık vs. dua

İnsan olmak aslında çok duyarlı bir varlık olmak demektir. İnsana bütün âlemlere ve onlardaki faaliyetlere, hakikatlere, manalara duyarlı duygular ihsan edilmiştir. Her bir duygu ise farklı bir âlemin anahtarıdır. Bu anahtarlar ile âlemler açıldıkça insan küçük bir âleme (âlem-i asgar)…

Hastalar Risalesinin Yirmi Beş Devasından Feyizlenen Nidalarım

PEYGAMBER EFENDİMİZ aleyhissalatü vesselamın ubudiyet hâllerinin en dikkat çekici yönlerinden biri de her hâl, tavır ve davranışını dua diline dökmesidir. Adeta Peygamber Efendimiz aleyhissalatü vesselam hayatının her karesinden dua devşirmesini bilmiş ve ümmetine de bu sünnet-i seniyyesini miras bırakmıştır. Peygamber…

Son Yazılar

Cüz’i ihtiyarî

Bazen insan kendini sınırsızca hür hisseder. İlgilenmediği ve karışmadığı hadise kalmaz. Her şeyle içli dışlı olur. Kâinata bile çeki düzen vermeye çalışır. Bazen ise küçük bir meselenin, ehemmiyetsiz bir hadisenin ve bir anlık zamanın girdabında boğulmaktan kendini kurtaramaz. Dar bir kafese kapatılmışçasına –çaresizce- feryad ü figân eder.

Çevre, İnsan ve Ahlak

Mavi dünyanın -hassas ekosistemlerden meydana gelen- canlı bir organizma olduğu gerçeğinin tüm insanlık tarafından fark edildiği bir yüzyılda yaşıyoruz. Küresel çevre problemlerinin ortaya çıkışı bu fark ediş sürecine ivme kazandırmıştır. Yerküreyi tümüyle tehdit eden bu hayatî problemler neticesinde insanlık bir nebze olsun gaflet uykusundan uyanmıştır. Hem ferdî, hem de toplumsal sağlığın, sağlıklı bir dünya ile irtibatlı olduğu –tüm zamanlara kıyasla- günümüzde çok daha iyi anlaşılmıştır.

Bediüzzaman’ın En Son Dersi Perspektifinden Günümüz Problemlerine Kur’anî Çözümler

Problem insanın sıkıntısıdır, derdidir. Araştırması, öğrenmesi, düşünmesi, çözmesi, neticelendirmesi gereken bir durumdur. Bazı problemler ânlıktır; bazıları ise asırlıktır. Kişisel olanından küresel boyuta ulaşanına kadar iç içe birçok problemler sayılabilir.

Ciddiyet mi, şaka mı?

Kâinatta ciddiyet hâkimdir. Şakadan var edilen hiçbir varlık olmadığı gibi, şakayı çağrıştıran hiçbir olay da yoktur. Kâinatın “nizam” dili yaratılıştaki ciddiyetin delilidir.

Hayatın esasında da ciddiyet vardır. İnsan yeryüzüne ciddi bir imtihan için gönderilmiştir. Ebedi bir hayatı kazanmak ve kaybetmek davasıyla mükelleftir.

Yüksek ahlakın özünde de doğruluktan sonra ciddiyet vardır. Ahlak ciddiyetle inkişaf eder, yükselir ve kemalini bulur. “Ciddi ihlâs”, “ciddi uhuvvet”, “ciddi muhabbet” yüksek ahlakın esaslarıdır.

Ahirzaman fatihi

Kendi nev’inden birini öldüren ender varlıklardan biridir insanoğlu. Kitlesel katliamı gerçekleştiren ise yegâne varlıktır. Çünkü insanın öfkesine yaratılışta herhangi bir sınır konulmamıştır. İnsan bu duygusunu kontrol edip sınırlamazsa, aşırı öfkesinin (tehevvür) çok büyük tahribatı olabilmektedir. Basit cinayetlerden Dünya Savaşlarına kadar insanlık tarihinde bunun birçok tezahürleri ortaya çıkmıştır.

Öfke duygusu, zararlı şeylerden korunma, hakkı ve hukuku savunma maksadıyla fıtrata yerleştirilmiştir. Yoksa diğer varlıklara zarar verme, zulmetme, maddi-manevi baskı kurma için verilmemiştir. Hele hele haksız yere masum bir insanı öldürmek, öfke duygusunun yaratılış maksadının tam aksi istikametinde kullanılmasıdır.

Yağmur, rahmet, peygamber

Yağmur herkes için yağar. Yağmurun çoğu rahmettir; azı zahmet. Zahmet de zahirde zahmettir. Netice itibariyle yine rahmettir. Zahmet olarak algılayış ise ıslanmamak için koşturur. Nasreddin Hoca’dan kopya çekebilenler, bu hallerine “Ben yağmurdan kaçmıyorum, Allah’ın rahmetine basmamak için koşuyorum” kılıfını bulabilirler. Oysa yağmura rahmet nazarıyla bakanlar ne yapar?