Oruç, bir uructur, yükseliştir. Oruç, yerçekimine direnmek ve gökçekiminin cazibesine kapılmaktır. Nefsanî arzuları terk etmek, ilahi tecellilere ayna olmaktır.
Oruç insanî bir aynadır. Allah’ın Esma-i Hüsna’sının en güzel ve en mükemmel yansımaları oruç aynasında görülür.
İnsan açlığını hissettiği oranda minnettar olur ve şükreder. Diğer zamanlarda gerçek açlığı tatmayan bir nefis, gerçek şükrü de eda edemez. Açlık acısının farkında olmadığı için yoksullara gerçek anlamda acıyamaz ve yardımcı olamaz. Ancak oruçtaki açlıkla Allah’ın Rahman, Rezzak, Mün’im, Meşkûr gibi isimlerinin bilincine varılır.
Nefis kendini sınırsız hür zanneder. Kul olduğunu unutur. Sayısız nimetlerle terbiye edildiğini hatırlamak istemez. Oruç ile anlar ki, nimetler kendi mülkü değildir. Kendine malik de değildir. Allah izin vermediğinde en küçük bir nimete bile elini uzatamaz. Bu mananın yaşanmasıyla Allah’ın Rab, Mürebbi, Malik gibi isimlerine parlak bir ayna olmaya liyakat kazanılır.
Nefis, kendini güçlü ve kudretli zanneder. Virüslerden kuyruklu yıldızlara kadar, onu korkutan şeylerden gaflet eder. Oruç ile insan aczini ve zaafını tam anlamıyla hisseder. Allah’ın Kadir, Muktedir gibi isimlerinin tecellilerini yakinen anlar, görür ve hâliyle gösterir.
Nefis, ruhun ulvi zevklerini bilmez. Konuşan nefis oldukça, ruh susar. Oruç ile nefis susar. Ruhun, kalbin, aklın, sırrın sesleri işitilir. Ruhun ve diğer latifelerin gıdası ise Kur’an nurlarıdır. Oruç ile melekleşen bir ruh, gerçek manada Allah’a muhatab olur. Kur’an’ı, ilk indiği zamandaki gibi –derecesine göre Resul-i Ekrem’den (a.s.m.), Hz. Cebrail’den (a.s.), Mütekellim-i Ezeli olan Allah’tan işitiyor gibi- dinleyebilir. Allah’ın Mütekellim ismine en güzel bir ayna olur.
Oruç ile göz, kulak gibi azalar da bir nevi oruç tutarlar. Geçici işlerini terk etmekle, kendilerine mahsus kulluk tavırlarına bürünürler. Oruç ile göz Basir ismine, kulak Semi’ ismine çok parlak bir ayna mahiyetini kazanır.
Oruç aynı zamanda hem maddi, hem manevi bir perhizdir. Üst üste yemek yemekten kaynaklanan hastalıklardan oruç sayesinde korunulur. Açlığa sabır manasındaki bir oruç ise manevi hastalıkların ilacıdır. Orucun maddi/manevi perhiziyle Allah’ın Şafi, Sabur isimlerinin tecellileri parlamaya başlar.
Oruç, İsm-i Azam’ın altı nuru olan Kuddüs, Adl, Hakem, Ferd, Hayy ve Kayyum isimlerine en güzel ayinedarlığı netice verir.
Kuddüs isminin bir tecellisi olarak oruç öyle bir kalkan olur ki, nefis ve şeytanın her türlü kirli, şerli desiselerini engeller. Oruç günahların manevi kirlerinden temizlenmeyi de sağlar. İlahi zikrin iklimi olmasıyla Kuddüs ismine başka bir yönden ayna olmaya vesiledir.
Oruç ile hayattaki denge yakalanır. Normal zamanlarda istekleri ve öfkelerini kontrol etmekte zorlanan insanoğlu, oruç ile şehevi ve gadabi kuvvelerini dengeler ve Adl ismine mükemmel bir ayna olur.
Oruç sayesinde insan yaratılış gayesine kilitlenir. Kendisine emanet olarak verilen tüm cihazları anlamlı, hikmetli ve iktisatlı bir şekilde kullanmayı başarmasıyla Hakem isminin tecellisine mazhar olur.
Oruç benlik ve enaniyeti zayıflatır. Oruçlu yüzler, kesretten vahdete yönelir. Kesrete açılan nefsani kapılar oruçla kapanınca, vahdete ruhtan nurani kapılar açılır. Allah’ın Ferd isminin en güzel vahdani tonları oruçta derç edilmiştir.
Oruç, hayattır ve Allah’ın Hayy ismine en güzel ayinedarlıktır. Oruç ile beden zayıflar, ruh kuvvet kazanır. Oruç ile bütün duygular yeniden canlanır.
Oruç bir faaliyettir ve insaniyetin zenbereğidir. Oruç ile mide fabrikası durur fakat ruhun, kalbin, aklın tezgâhları faaliyete geçer. Oruç uhrevi tezgâhları işletmesiyle Kayyum isminin en faal manevi fabrikaların birincilerindendir.